-
DİN DİYE DAYATILAN KAVGA ALANLARI VE TANIMLAR BOZULMA VE YOZLAŞMAYA ÇANAK TUTANLAR
İnsanların değerler sistemi güç sahipleri ve emperyalistler tarafından tarihin her devrinde sulandırılmış, istismâr edilmiş, kullanılmış ve sömürülmüştür. Bu yozlaşma bâzen aşağılayarak, bâzen abartılarak, bâzen kavramlar karıştırılarak yapılmıştır. İlginçtir dini sulandıran bu tanımlarda çoğunlukla semâvî ve kutsî değil, beşerî ve sosyal tanımlardır. Maâlesef İnsanlık bu beşerî tanımları dinin bir parçası olarak da görüp asırlarca kavga etmişlerdir. Batı, reform ve Rönesans sürecinde dini dışlayarak sorunu çözmüş ve egemenler dini sâdece menfaatleri için kullanmışlardır. İslâm ise Hristiyanlıktan farklı olarak kurallar manzûmesi canlı, kaynakları bozulmamıştır. Ancak, Müslümanlar beşerî tanımlarla dine sokulan dayatmalar üzerinden kavga ettirilmektedir. İnsanların ve insanlığın Değerler Sisteminin bir hiyerarşisi vardır. En üstteki düzlemde semâvî ve ilâhî olan değerler vardır. Altında Evrensel…
-
İSLÂM TAASSUP DEĞİLDİR. BATICILIK MEDENİYET, DİNİMİZ ARAP ÂDETLERİNDEN İBÂRET DEĞİLDİR.
İman için akıl gerek. Kâmil mü’min olmak için, Fikri hür, vicdânı hür, irfânı hür olmak gerek. Akıl ve Özgürlük… Gülümüz SAV aklı olanların idrâk edip özgürleşmesini sağladı. Sahâbeyi gütmedi. Onlar Güller Gülü SAV’e “Ey Peygamber SAV! Bu senden mi, vahiy mi?” sorusunu sorabilecek kadar özgürdüler. Bu özgürlük, günümüzde emperyalizmin süslediği anarşizm ve fikir kargaşı değildir. Bu özgürlük tekâmül ve birlik kaygısı ile tevhîdî bir fikirleşmedir. Bir toplumun aydını bile hür değilse orada toplumsal ve fikrì gelişme olur mu? Türkiye’de aydın yabancılaşması tüm kesimlerin sorunudur. Aydınlarımız esáret ya da ipotek altındadır. Batılı AYDIN YABANCILAŞMASI sorununa karşı AYDIN (MÜNEVVER) tanımını yaparak sorunu çözmüş. Gaspıralı İsmail Babamız da şöyle diyor. “Burada hayli ziyâlı,…
-
Millî Devlet.. Kültür Bakanlığı’nın Y. Güney Sünepeliği Milli Eğitimin Mezopotamya Gafleti
Devletlerin ve Milletlerin şahs-ı mânevîsi vardır. Türk Milleti tüm dünyada muhârip olarak bilinir. Yardımsever olarak bilinir. Türk bir ırk değil, sosyal bir millettir. “Aman dileyene el kalkmaz.” dediği için târihin ilk devirlerinden itibaren Türk Milleti genel olarak aynı töre, terbiye genel olarak inanç, kültür ve değerler sistemi ile yaşayan dünyanın merkezinde etkin bir toplum olmuştur. Türk, vefalıdır. Türk, beklenendir. Türk, müjdelere lâyık olmak için dünyanın dört bir yanında şehid olmuş, İ’lây-ı Kelimetullah deyip, huduttan hududa yol sorandır. Fatihtir Türk… Türk, mazluma kalkan ve ümit, zâlime düşman ve korku salandır. Türk, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’ın tâbiri ile “600 yıl İslâm Dünyası’nı ve tüm Asya’yı Avrupalı Haçlı barbarlığından koruyandır. “Türk Milleti, âlicenap, fedakâr,…
-
Millî Şuur, Büyük Dönemeç Sakarya, İstiklal Harbimiz ve Sonrası..
Uyanış gerek.. Uyanışa vesile olmak gerek… Uyanmadan ayağa kalkılır mı? Ayakta kalmak için güçlü olmak gerekmez mi? Ya güçlü olmak için.. Birlik olmak gerekmez mi? Birlik için mâziden ders almak gerekmez mi? Aziz Milletim.. “Girmeden tefrîkâ bir millete, düşman giremez; Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.” Tefrîkâyı yenmeliyiz. Nasıl mı? Tarihimize doğru bakarak. Tartışmadan. Kendi basit siyâsî mülâhazalarımıza teslim olmadan. Ders alarak, dersler çıkartarak… Son 300 yılı düşünün. Ne diyor N. Fazıl Merhum “Birincisi iki buçuk asır… Aşk, vecd, fetih ve hâkimiyet… İkincisi üç asır… Kaba softa ve ham yobaz elinde sefâlet ve hezîmet…” Gerisini yersiz tartışmalara neden olduğu için yazmıyorum.. “Sefâlet ve hezîmet” yetmez mi düşünüp idrak etmemiz için?…